Yaklaşık 10 yıl önce “Sanayi Devrimi 4.0” ile “.0” kavramının birçok alanda kullanımı neredeyse bir akım haline geldi. Bu tanımı otomotiv sektörünün yazılım tarafına da uyarladığımızda karşımıza bağlantılı araçlar ve 4.nesil yazılımlar çıkıyor.
Bu yeni kavramı incelemeden önce otomotivde ilgi ve faaliyet alanlarının da ne kadar geniş olduğunu anlamakta fayda var. Bir süre önce elektrikli araçlar eğitimi konusunda bilgi almak isteyen biri aradı ve eğitim almak istediğini belirtti. Ne iş yaptığını sorduğumda “cep telefonu tamir ve yazılımı işi yaptığını” belirtti. Ben de ona “otomotiv’e ilgin varsa niye uzmanlık alanın olan yazılımda çalışmıyorsun?” dedim. Günümüzde servislerde mekanik teknisyenin yanında elektrikçiler de çalışmakta. Yavaş yavaş elektronikçileri de görüyoruz. Ancak daha önemlisi otomotiv satış sonrasında yazılım işinin de artacağı gerçeğidir.
Otomotiv’de yazılım 4.0 evrelerini biraz açarsak; otomotivde elektronik ve yazılım kullanımı 1980 ve 90’larda ağırlık kazanmaya başladı. İlk önce bir kontrol ünitesi ile başlayan teknolojik dönüşüm günümüzde bir araçta 50’den fazla kontrol ünitesi, milyarlarca data ve yüzlerce çip kullanımına kadar vardı. İlk zamanlarda bu kontrol ünitelerinde bir yazılım değişikliği için fiziksel olarak çipi değiştirmek gerekiyordu. Çoğu kişi performans artışı için “çip tuning” işleminde kontrol ünitesinin açılıp entegreden çipin sökülerek yenisinin değiştirilmesi ile yapıldığını hatırlayacaktır. Buna “Yazılım 1.0” dersek pek yanlış olmaz.
Otomobilde kontrol üniteleri ile bağlantı kurup çeşitli işlemler yapmaya yarayan teşhis cihazları ve bilgisayarların yaygınlaşması ile artık yazılım güncelleme işi sadece bilgisayardan yazılım yükleme ile yapılmaya başlandı. Ancak bu işlem için yüklenecek yazılımın olduğu bir CD’ye ihtiyaç vardı. Sadece performans artışı için değil aynı zamanda çeşitli problemleri gidermek için de bu yazılımların yüklenmesi ve CD’lerin kullanımı yaygınlaşmaya başladı. Bu döneme “Yazılım 2.0” diyebiliriz.
2000’li yıllardan itibaren internetin yaygınlaşması ile artık ortalıkta dolaşan CD’leri göremez olduk. Hatta bu işlemler için sıradan bir dizüstü bilgisayar yeterli hale geldi ve CD sürücüler kaldırıldı. Burada tek ihtiyacımız artık kesintisiz bir internet bağlantısı idi. Bu internet bağlantısı ilk zamanlar data kablosu ile yapılırken çok kısa süre sonra wi-fi üzerinden yapılmaya başlandı. Araçtaki tüm kodlama, teşhis, yazılım yükleme işlemleri online bağlantı ile uzaktan yapılabilir hale geldi. Bu da “Yazılım 3.0” oldu.
Bu gelişmeler vasıtası ile sanayi sitelerinde yeni meslekler ve işler de türemeye başladı. Eli biraz bilgisayar ve yazılıma yatkın mekanik teknisyenler küçük bir dükkan açıp sosyal medyada reklam vererek sadece bu işlemleri yapmaya başladılar. Eskinin fazla sermaye gerektirmeyen tabiri olan “bir masa bir kasa” yerini bu meslekte “bir bilgisayar bir internet” haline dönüştü. Sadece cihazı bağlayıp online gizli özellikleri açma, gösterge ve far selamlama, sis, viraj farı aktivasyon, input, merkezi kilit ve camlar fonksiyonları değiştirme işlemleri ile suya sabuna dokunmadan para kazanılmaya başlandı.
Tabiki tüm bu işlemleri markalar kendileri yaparak ayrı bir gelir kapısı açmayı hedeflemektedirler. Bu, sadece özellik açma için değil aynı zamanda yapılması zorunlu olan geri çağırma kampanyaları, arıza teşhis ve bildirim, yazılım yüklemeleri için de kullanılmaya başlandı. Üreticiler, bağlantılı araçların yaygınlaşması ile online işlemleri uzaktan –havadan- yapmaya başladılar. FOTA (Firmware Over The Air) ve SOTA (Software Over The Air) adı verilen bu işlemler ile havadan yazılım güncellemelerine başladı. İşte bu son nesil uygulamaya “Yazılım 4.0” adını verebiliriz.
Örneğin Tesla, otomatik pilot ve otomatik park özelliği olması planlanan yeni bir model için araca kameralar yerleştirilerek satıyor. Araç sahibi yeni özellikleri talep ettiğinde bu işlem havadan bir yazılım yükleme ile yapılarak bu işlem tamamlanabiliyor. Hatta bu sistem sadece özellik ekleme için değil aynı zamanda çıkan arızaların aracın servise gitmeden giderilmesini de sağlıyor. Örneğin Tesla bir süre önce 29.222 aracın yangın güvenliği yazılımı güncellemesini servise gitmeden havadan yaptı.
VW ise ID.5 ve ID.5 GTX, yeni donanımlar ve tamamen yeni nesil yazılım ile donatılıyor. Bu sayede yazılım güncellemeleri ve ek fonksiyonlar uzaktan güncelleme (over the air updates) sistemiyle aktarılabiliyor. Araç bu sayede her zaman güncel kalıyor. Travel Assist bir düğmeyle etkinleştiriliyor ve yeni fonksiyonlar da dahil olmak üzere farklı sürüş destek sistemlerini bir araya getiriyor.
Bunun yanında yeni araç satışında alternatif olarak sunulan farklı motor güçleri artık araç satıldıktan sonra da istenirse alınabiliyor. Tesla, 75 kWh’lık aynı batarya bulunan düşük menzilli Model S60’ı tek bir yazılım ile belli bir ücret karşılığında S75’e çevirerek daha fazla menzil sunabiliyor. Bu tarz örnekleri önümüzdeki dönemde daha da fazla göreceğiz.
Kendi işletim sistemini ve dolayısıyla kendi uygulamalarını geliştirmeye başlayan – ya da başlayacak – yerli ve yabancı otomotiv – ya da teknoloji – şirketleri ile artık çok daha farklı uğraş alanları çıkacaktır. Girişimciler, start up’lar, öğrenciler ve konuya ilgi duyan tüm kesimlerin bu konuda da çok fazla potansiyel olduğunu bilmeleri ve fırsatları değerlendirmeleri anlamlı olacaktır.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.
Osman Kaya
17.04.2022